6 Ağu 2010

Ailesel Deformasyon...



Dolunay zamanından korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmuyorum… Dolunay zamanıysa her şeyi beklerim her şey olabilir…..

Yine bir dolunay zamanı kavgalar stres ve ÖSS olayları boğuşurken babamın nereleri yazıyorsun sorusu ile ortamın gerileceğini önceden kestirmem gerekiyordu… İstanbul diye verdiğim cevabı babamın beğenmemiş olmamasına şaşırmamalıydım… Birkaç gün öncesinde telefonumu anneme verip arkadaşım ile halamda kaldım ve bunun sonucu telefonum 2 gün ailemin elinde mahkum oldu… Ki böyle bir durumda kim olsa aynı şeyi yapar; içini çıkarana kadar karıştırır ve ne var ne yok her şeye bakar…
“Neden İstanbul?!” sorusu aslında imalı bir soruydu… Nedenini her ikimizde bildiğimiz halde; ben İstanbul’un imkanlarından, moda tasarım konusunda başkent olduğunu anlatmaya devam ettikçe, babamda beklediği cevabın ne zaman ağzımdan çıkacağını merak ediyordu… Ben onun istediği cevabı vermedikçe de ortam gerildikçe geriliyordu haliyle… Ve bu iletişimin sonucu kavga ve hüsran ile bitti… Babam hakaret sayılabilecek cümleler sarf etmeye başladı, ben de suskunluğumu koruyup ortamı terk ettim…

İlk başta evi terk etmeyi düşündüm, cümlelerini sindiremediğim için… Sonrası her derbederin tek dostu olan alkole başvurmaya karar verdim… Ne de olsa her bir hücremi uyuşturur isem sinir hücrelerim aralarında bağlantı kuramayacak ve beynim yorum yapamayacaktı…

Eve giderken 6 bira alıp, yürümeye koyuldum… Bir yandan biraları tüketirken dinleyeceğim parçaları düşünüyordum bir yandan da babamın sözlerini beynim resmen geviş getiriyordu… Aynı zamanda yolda yürüyen hoş çocukları kesiyordum… Bazen dua ediyor bazen de önüne bak deyip kendime kızıyordum… Dualarımın ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım… (Allah’ım bu gördüğüm gay olsun bana dönsün seninim desin falan)

Eve girdiğim gibi kendimi sıkmışlığımdan kaynaklı olsa gerek, dış kapıyı kapattığım gibi resmen anırarak ağladım… Hayatımda ilk defa bu kadar ağladığım kesindi zaten… İçimi çeke çeke söve söve bağıra bağıra ağladım… 3 birayı fondip yaptıktan sonra artık bir şeyler dinleme ihtiyacımın arttığını fark ettim… Ne dinlemeliydim? Batsın bu dünya konseptime çok uygun görünüyordu ama daha önce hiç dinleme gereği duymadığım için arşivimde de yoktu… Kahretsin şarkılar bile bana küsmüş diyerek tekrar böğürmeye başladım… Sonrasında Güllü buldum onu dinledim… Ama baktım ki Güllü dinlerken babama kızamıyorum kendime kızamıyorum sadece ve sadece eski sevgilime kızıyorum… Ah dedim tam zamanı bu kızgınlıkla ara ağzına sıç…

Telefona yapıştım ve aradım… Söveceğim bağıracağım çağıracağım diyordum ya sesini duydum direkt eridim tek diyebildiğim “sesini duymak için aradım” oldu… 45 dakika kadar bir konuşma sonunda yine konuyu ilişkimize getirdim… Ve sonunda bana öyle bir cümle kurdu ki yıkıldım, hayat durdu, beynim uyuştu cümle değil harf bile çıkaramadım ağzımdan karşılık olarak… “BEN HİÇ AŞKI YAŞAMADIM”


Vay amına kodumun götvereni demek sen aşkı hiç yaşamadın ha!!! Demek benle o kadar mutluyken hep numara yaptın… Lan bana yapılır mı??! Diye bir sürü cümle sarf etmek istedim ama tek diyebildiğim “bunu öğrenmem iyi oldu kendine iyi bak” ve telefonu kapatıp böğürmeme, komşuların beynini sikmeye devam ettim… Bu sefer dert katsayım iki katına çıkmıştı… Bir yanda beynim babamın cümlelerinin gevişini getirirken bir yandan da duyduğum “ben hiç aşkı yaşamadım” cümlesi gevişleniyordu…

Napsam netsem diye düşünürken aklıma intihar etmek geldi… Evet ne makul bir fikirdi bu…! Nasılsa hayat bitmişti aşk yoktu babam ağzıma sıçmıştı… Aradım aradım amına kodumun evinde hiç mi hasta olup da bitirilmeyen ilaçlardan olmaz… İçmeye ilaç bulamadım iyi mi!! Sonrası çamaşır suyu içmeyi düşündüm… Ama normalde kokusuna tahammül edemiyorum ağzıma nasıl alacaktım ki… En iyisi burnumu tıkayıp bir dikişte bitirmeliydim, tıpkı küçükken nefret ettiğim şurupları annemin bana zorla içirdiği gibi… Yok olmaz dedim… İçimi yakar diye korktum, aslında içimi yakacağından değil öldürmeyip süründürür düşüncesine kapıldım… Ya sakat kalırsam kim bakar lan bana! Aşık olduğum adam bile aşkı yaşamadım diyorsa kim katlanır benim altıma yaptığım zamanlarda bana… Midem delinirse yemekte yiyemem hortumla beslerler beni dimi..!! Yok annem yok ben yaşıyım en iyisi nefes alarak intihar ediyim dedim…

Hala intihar etmeyi düşünüyor muyum: HAYIR… Değer mi lan benim gibi güzel benim gibi alımlı birinin o göt deliği kadar daracık mezara girmesine… Cenazem kalabalık olurdu ama tüm Manjam, Romeo, Love müdavimleri katılırdı eminim… Sonra birbirlerini ayartırdılar cenaze namazım sırasında falan bak şimdi töbe töbe…

Neyse kendime yeni bir intihar stili geliştirdim… Vajina ile bütünleşmek… 2 kızla yattım bu olay ardından… Vajina yaladım göğüslerini emdim, göğüs arasına boşaldım ve intiharıma mana kattım…

Neyse hala vajinaya bayılıyorum(!)

PS: Bu hala vajinaya bayılıyorum artık son bulacak… Şıtooowww şıtoowwww çok yakında…!!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder