Birkaç gündür arkadaşlarla aramızda geçen tek sohbet unsuru olmayı başarabilmiş “iç ses” kavramını ele almak istedim… 1 hafta kadardır bir yazı yazmadığım için saçmalamaktansa biraz olsun kalbur üstü bir konu olması daha iyi olur diye düşündüm…
Yaptığımız her şeyin ardında beynimizin komutlarının olduğunu biliyoruz. Beyin komut vermeden insanın eyleme geçmesi mümkün değil bilimsel olarak… Peki bir eylemi gerçekleştirirken bir yandan da beynin içinde öten o lanet sesin açıklaması ne diye düşünmeden edemedik…
Araştırma yapma gereği duymadık ama söylenecek çok sözümüz olduğu aşikardı… Kimisi bunu dini tabulara dayandırdı, kimisi alt benlik dedi… Her ikisine de karşı çıkmıyorum tabii ki… Öyle bir yetkide değilim çünkü hiçbir araştırma yapmadan yazıyorum… Araştırma yapmadığım için söylediklerimin şahsi fikrimden öte gitmeyeceği de bir o kadar aşikar… Bilimsel bir makale yazmıyoruz burada teyyyallam ya =)
Neyse iç sesin gerekliliğinin bilincinde bir toplum olduğumuza inanıyorum… İçinde ki sesi dinle diye telkinlerde bulunuyoruz her zaman… İç sese göre attığımız adımların hep bizi doğru yollara sevk ettiğini, her zaman mutlu olduğumuzu dile getiriyoruz… Kutsal bir misyon yüklüyoruz ona ve iç sesimizi dinlemeyi kendimize görev ediniyoruz.. İşte tüm olay tam da burada başlıyor…
BENİM İÇ SESİM HİÇ DOĞRU YOLU GÖSTERMİYOR...
Ne zaman iyiliksivari bir şey yapmaya kalksam içimde ki şeytanın fısıldamasını yahut karakter çatışmasında ki kötü karakterin sesini yahut alt benliğimde biriktirdiğim olumsuzlukların su üzerine çıkmasının etkilerine maruz kalıyorum…
Bu seslere sonsuz sayıda örnekler verebilirim:
*Annemin menekşelerini ıslamamı istediğinde: -Dök mınakodumun menekşelerinin dibine çamaşır suyunu… İçsinler kana kana… Ulan onların ilaçları gübreleri senin harçlığından kesiliyo… Aç oğlum gözünü yaeee bu kökten bacaksızlar çiçek verecek diye senin gül yüzün mü solsun haaa??
*Babam TV kumandasını uzatmamı istediğinde: -Sikicem tv kumandasını deyip vur yere ikiye bölünsün.. Nasılsa senin izlediğin programı izlemiyo bi türlü gidio hödük hödük belgesel izliyo oğlum… İki aslanın sikişmesini izliycek diye ona uşaklık etmek zorunda mısın lan…
*Bakkala giderken komşu bir şey isteyince: -Kapıcısısın sanki… Kocası ile bütün gece sikişirken seni uyutmazken kalk şimdi git ona ekmek al süt al yoğurt al… Besle kancığı ki akşama performansı artsın indirsin zemini üzerine mıcırığını çıkarsın senin… Lan amınakodumun salağı söyle lan ekmek alırım amma orgazm olurken anırmayın de karyolayı gıcırdatmayın de lan…
*Markette fiyatları karıştırıp “bunun fiyatı nedir” diye sorulduğunda: -Gözünü sikeyim baksana orda yazıyo elindekini oku sonra bak ordan yazanların arasından bul işte… Beynine kodumun reader mıyım lan ben adobe reader mıyım ???
*Alışverişte giyip beğenmediğim an satış danışmanının “bence çok yakıştı” demesi üzerine: - sana sordum mu yavşak??? Ben aynada kendimi görebiliyorum beğenmediysem vardır bir bildiğim… Sen sattığından prim alacaksın diye bu rezil şeyi üzerimde gezdireceğimi mi sanıyorsun dangalak???
Bunun gibi birçok örnekle sınırsızlaştırabileceğim iç manyağımın sesinin örnekleri ile dolu beynim… Bazen kendimden şüphe duymuyor değilim “yaee iki karakterli biriysem” diye… İç olumsuzluklar ve seslerden arınmanın yolunun yoga olduğunu okudum geçen bir mecmuada… Bugün başladım… Daha bacaklarıma şekle sokamasam da güneşi selamlayabiliyorum… “sunyata” isimli bir yoga parçasının da müdavimi oldum bir günde… Hemen İpad’ime attım her fırsatta dinliyorum… Daha pek bir şey yok gibi çünkü şehir içi serviste yanıma oturan adama resmen yumruk atasım geldi…. “Sarımsak yersin haaa sarımsak yersin haa” diyerek ağzına ağzına indirmek istedim yumruklarımı ama hemen “sunyata” açıp kendimi rahatlattım… Eve geldiğim gibi yoga yaptım yine…
Bakalım neler olacak göreceğiz… Tek temennim yoga ile iç sesimden kurtulmak… Zamanla olacak eminim… Neyse hala vajinaya bayılıyorum…(!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder